T24 Haber Merkezi
Akdeniz’in derinliklerinde ulaşılan Osmanlı gemisi, çatışmada vuruldu, kıyıya sürüklendi, alevler içinde battı ve yüzyıllar sonra kayıp eserleriyle birlikte yeniden gün yüzüne çıkarıldı. Tarihin sırlarını Akdeniz’de tek tek ortaya döken Osmanlı’nın kayıp gemisi, ilkleriyle arkeoloji tarihine geçti.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras” projesi kapsamında yürütülen Kızlan Osmanlı Batığı Sualtı Kazısı’nda, Prof. Dr. Harun Özdaş’ın başkanlığı ve Doç. Dr. Nilhan Kızldağ’ın yardımcılığını üstlendiği çalışmalar, tarihe ışık tuttu.
Kızlan Osmanlı Batığı Sualtı Kazısı’ndan bir kare
“Osmanlı’nın deniz gücü ve ticaretini günümüze taşıyan ilk örnek”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, NSosyal hesabından yaptığı paylaşımla duyurduğu buluntular için dünya su altı arkeolojisinin en çarpıcı buluntularından biri olduğu vurgusunu yaptı. Bakan Ersoy, Akdeniz’de ulaşılan batık ile ilgili olarak yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:
“Bakanlığımızın ‘Geleceğe Miras Projesi’ ile eşsiz mirasımızı koruyarak gelecek kuşaklara aktarıyoruz. Bu vizyonun en çarpıcı örneklerinden biri de Akdeniz’in derinliklerinde yüzyıllar sonra gün yüzüne çıkan Osmanlı batığıdır.
Kızlan Osmanlı Batığı Sualtı Kazısında son olarak silahlar, porselenler, satranç takımları ve tarihe ışık tutan eşsiz buluntular ortaya çıkarıldı. Türkiye’de kazısı yapılan ilk ve tek 17’nci yüzyıl Osmanlı batığında; 30’dan fazla tüfek, 50’den fazla humbara, binlerce mermi ve Osmanlı döneminin en büyük pipo koleksiyonu bulundu.
Batık, Osmanlı’nın deniz gücü ve ticaretini günümüze taşıyan ilk örnek!
Bu keşif, yalnızca ülkemizin değil, dünya sualtı arkeolojisinin de en çarpıcı buluntularından biri olarak tarihe geçti. Emeği geçen herkese ve özellikle de ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.”
Kızlan Osmanlı Batığı Sualtı Kazısı’ndan bir kare
TIKLAYIN- Bakan Ersoy’dan 17. yüzyıl Osmanlı batığı kazısına ilişkin açıklama
17’nci yüzyılın tek Osmanlı batığı
Türkiye’de kazısı yapılan ilk ve tek 17’nci yüzyıl Osmanlı batığı olan gemi, yaklaşık 30 metre uzunluğunda ve 9 metre genişliğinde ahşap kalıntılardan oluşuyor. Çalışmalarda, geminin karaya oturup sancak bordasına yan yatarak battığı anlaşıldı.
Kızlan Osmanlı Batığı Sualtı Kazısı’nda en dikkat çekici buluntular askeri mühimmat grubuna ait. İlk kez bir batıkta 30’dan fazla Osmanlı tüfeği bulundu. Bunların yanında 3 binden fazla kurşun mermi, çok sayıda barutluk, tabanca, kılıç ve hançer ele geçirildi. 50’den fazla humbara (el bombası) ise batığı Akdeniz’de bu tür mühimmat taşıyan tek örnek haline getirdi.
Osmanlı döneminin bilinen en büyük pipo koleksiyonu
Geminin pruva ve pupa bölümlerinde bakır kaplar, ibrikler, kazan kepçeleri, seramik çömlekler, tahta kaşıklar, şimşir taraklar, deri mataralar ve sepetler bulundu. Ayrıca 135 adet Tophane üretimi pipo lülesi ile Osmanlı döneminin bilinen en büyük pipo koleksiyonu ortaya çıkarıldı.
Kazıda bulunan iki satranç takımı ile bambu paketler içinde 40’tan fazla Çin porseleni, Türkiye karasularında ilk kez tespit edildi. Bu buluntular, bilinen sualtı eserleri arasında en büyük koleksiyon olma özelliği taşıyor.
Kızlan Osmanlı Batığı Sualtı Kazısı’ndan çıkan buluntular
Mühürler ve tarihleme
Çalışmalarda üç de mühür ortaya çıkarıldı. Okunabilen bir mühür üzerinde “Hüdabende Abdullah Ahmed” adı ve Hicri 1078 (Miladi 1667–1668) tarihi yer alıyor. Bu bulgu sayesinde batığın dönemi de net olarak tarihlendirildi. Organik buluntular arasında en yoğun grubu oluşturan kestaneler ise geminin kış aylarında battığını gösteriyor.
Osmanlı’nın deniz gücüne dair ilk veriler
Kızlan Osmanlı Batığı, imparatorluğun 17’nci yüzyılda Akdeniz’deki askeri varlığını ve ticari faaliyetlerini aynı anda belgeleyen ilk örnek oldu. Bulgular, geminin bir çatışma sonrası kıyıya sürüklenerek karaya oturduğunu ve burada yanarak battığını ortaya koydu.
Kızlan Osmanlı Batığı Sualtı Kazısı’ndan çıkan buluntular
Buluntuların tamamı, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne teslim edilecek
Sürdürülen çalışmalarda tümüyle kazısı yapılmış ilk Osmanlı Dönemi batığı belgelenmiş olacak. Buluntuların tamamı da Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne teslim edilecek.
Kazı ekibi ise Dokuz Eylül Üniversitesi Sualtı Kültür Mirası ve Denizcilik Tarihi Araştırma Merkezi’nin (SUDEMER) teknik altyapısıyla çalışmalarını sürdürüyor.