Tarihi arkaik dönemlere kadar gittiği bilinen boks sporu, 17. yüzyıl Britanya’sının en gözde sporlarından biri olmuştu. 7’den 77’ye bütün İngilizler, birbirlerini yumruklamaktan büyük bir zevk alıyor, fırsat buldukça soluğu ringte alıyorlardı.
Altını çizerek belirtmek gerekir ki o zamanın boks maçları eldivenle değil, çıplak ellerle ve hiçbir standart kural olmadan gerçekleştiriliyordu. Spor tarihi uzmanları modern boks eldiveninin 1743 yılında İngiliz Jack Broughton tarafından keşfedildiğini söylüyorlar. Fakat Broughton’un eldivenleri o zamanlar yalnızca antrenman için kullanılıyordu. Maçlarda eldiven veya benzeri şeyler takmak “kadınsı” olarak kabul edilmediğinden uzun yıllar boksörler eldiven takmamak için direndiler.
Fransa ve Almanya’daki boksörlerin aksine İngiltere’dekiler, Queensberry Markisi Kuralları tarafından eldivenlerin zorunlu kılındığı 1867 yılına kadar hala çıplak elleriyle birbirlerini yumruklamaya devam ediyorlardı. Çoğunlukla eldivenler dolgulu olmak yerine taytı andıran bir tekstil ürünü olmaktan ibaretti. O dönem hakkında inceleme yapan uzmanlar, o dönemdeki boks karşılaşmalarının kanlı hatta zaman zaman ölümle sonuçlanan fakat maçın maçta kaldığı bir tür ritüel olarak nitelendiriyorlar.
TARİHİN UNUTULMAZ BOKS MAÇI
Boks, sadece fiziksel güç, hız ve koordinasyon gerektiren bir spor değil, aynı zamanda strateji, dayanıklılık ve irade gerektiren bir sanat dalı olarak da kabul edilir. 1913 yılında Ray Campbell ve Dick Hyland arasında gerçekleşen boks maçı, bu sanatın en çarpıcı ve en güzide örneklerinden biri olarak tarihteki yerini çoktan almış durumda.
Ray Campbell, San Francisco’nun önde gelen boksörlerindendi. Çocukluğundan beri boksa meraklı olan Campbell, ringlere adım attıktan kısa süre sonra şöhretini bütün Kuzeybatı bölgesine yaymıştı. Campbell, unutulmaz fotoğrafta karşısında bulunan Dick Hyland gibi dünyanın en yetenekli genç boksörleri arasında gösteriliyordu. Diğer taraftan Hyland’ın ünü Campbell’in çok daha ötesindeydi. O hafif sıklet sıralamasında dünya şampiyonluğuna aday gösterilmiş bir boksördü.
Campbell ve Hyland arasındaki unutulmaz bok maçı, 1913 yılında Kanada’nın Steveston kentinde gerçekleşti. Müsabaka toplam 15 raunt boyunca izleyenleri hop oturtan hop kaldıran bir tempoyla devam etti. Her iki boksörde ringte bütün maharetlerini ustaca sergiliyor, karşı tarafı sersemleten yumruklarını insafsızca rakiplerine doğru savuruyorlardı. Oldukça heyecanlı anlara sahne olan müsabakanın sonucunda gülen taraf Campbell oldu.
Maçın sonunda her iki boksör de yorgun düşmüş, yüzleri kan revan içinde kalmıştı. Şayet o sıralarda W.J. Cairns fotoğraf makinesinin deklanşörüne basmamış olsaydı, hiç şüphe yok ki bu unutulmaz an ancak dilden dile dolaşan bir dedikodu olarak kalacaktı.
Çekilen fotoğraf boksörlerin maç sonrası durumunu gözler önüne sererken, aynı zamanda dönemin boks atmosferini de yansıtması açısından oldukça önemli. Ama daha da önemlisi bu iki boksörün karşılaşmadan sonra birbirleri için söyledikleri…
Maç sonrasında boks otoriteleri Campbell’ın Hyland’ı “zekice ve net bir şekilde” mağlup ettiğini belirtiyorlardı. Gazeteler Campbell’ı yere göğe koyamıyor, “yüzyılın boksörü” gibi yakıştırmalarda bulunuyorlardı. Campbell sol jabı ve sağ crossu hedefini tam on iki den vururken, bu kombinasyon, onun bu maçı kazanmasını sağlamıştı. Fakat o dönem gazetelerinden birine verdiği demeçte Campbell “Hyland mükemmel bir rakip. Asla vaz geçmedi. Karşımda her zaman böylesine güçlü ve böylesine profesyönel rakipler olmuyor. Maçı her şeye rağmen terk etmeyerek büyüklüğünü gösterdi. Kendisine sonsuz şükranlarımı arz ediyorum” dedi.
Müsabakanın mağlubu Hyland da Campbell hakkında benzer bir tavır sergileyerek “Azımsanmayacak sayıda rakibim oldu ama Campbell bambaşkaydı. Maçtan önce onu kendimce acemi olarak yaftalamıştım ama o yaşının çok ötesinde bir iradeye sahip. Her şey mükemmeldi. Yüzümüz gözümüz kan oldu ama bu sporu zaten bunun için sevmiyor muyuz? Bir dahaki karşılaşmada çok daha iyi mücadele edeceğimden şüpheniz olmasın” diyerek bükemediği eli saygıyla öpmüş oldu.
Tarihin en kanlı bok müsabakası olarak anılan karşılaşmadan geriye yadigar kalan W.J. Cairns imzalı fotoğraf, günümüzün en ikonik spor fotoğraflarından biri olarak kabul ediliyor.