Welcome to Our Website

Beş parasızdı, ölüsünü ev sahibi buldu! Yeryüzünün gelmiş geçmiş en zeki insanı

Derleyen: Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – William James Sidis Yahudi bir ailenin oğlu olarak 1898’de dünyaya geldi. Aslen Ukraynalı olan babası Boris Sidis ve annesi Sarah Sidis, 1887’de siyasi ve dini nedenlerden dolayı ABD’ye göç etmek zorunda kaldı. Göçmen çift, kendi hayatlarını kurmak için önemli fırsatlar elde etti. Boris Sidis Harvard’da psikoloji ve psikiyatri alanında uzmanlaşarak üstün başarıları ulaştı. Dillere olan tutkusunu geliştirdi. Aynı zamanda kısa sürede hipnoz ve zihinsel bozukluklar üzerine yaptığı çalışmalarla da ünlü oldu. Sarah Sidis ise Boston Üniversitesi’nde tıp okudu ve 1897’de mezun oldu; bu, o zamanlarda bir kadını için nadir görülen bir durumdu. Adını babasının Harvard’daki akıl hocası William James’ten alan oğlunun doğumu sonrası ise mesleğini bıraktı.

8 AYLIKKEN ALFABEYİ BİLİYOR, 18 AYLIKKEN GAZETE OKUYORDU

New York’ta 1898 yılında doğan William James Sidis ebeveynleri tarafından hazırlanan çok sıkı bir eğitim sürecine hemen dahil oldu. Anne, oğlunun tam zamanlı yanında olmak ve onun eğitime destek olabilmek için hep yanındaydı. Baba Boris ise çocuğunu iyi bir şekilde eğitebilmek için psikolojik çalışmalarını uygulamaya koydu. Genç bir beynin bilişsel yetenekleri muazzamdı. 8 aylıkken alfabeyi biliyordu. 18 aylıkken ise gazete okuyabiliyordu. Bu yaptıkları onun, dahi bir çocuk olarak görülmesine yol açtı.

5 yaşında daktilo kullanabilen William ayrıca, diller konusunda da dikkat çekici bir performans gösterdi. 8 yaşında Latince, Yunanca, Fransızca, Rusça, Almanca, İbranice, Türkçe ve Ermenice biliyordu. William, dil öğrenmekle kalmayıp ‘Vendergood’ adında yeni bir dil de icat etti. Öğrendiği şeyler olağanüstüydü ve bu ebeveynleri için gurur vericiydi.

11 YAŞINDA HARVARD’A KABUL EDİLDİ

Genç William’ın hayatı, evinin ve ailesinin korunaklı ortamında kaldığı sürece sorunsuz ilerliyordu. Ancak başka insanlarla temas ettikçe anne-babasının kendisine dayattığı eğitimin farkına vardı. 19. yüzyılın sonlarında gelişim psikolojisine dair bilinenler çok azdı. Ailelerin çoğu ise sahip oldukları sınırlı bilgiyle çocuklarının tamamen eğitilebilir ve sınırsız bir öğrenme yeteneğine sahip olduğu fikrinden yola çıkarak “davranışçılık” olarak tanımlanan düşünce akımını benimsiyordu.

William Sidis’in babası Boris Sidis

Ailesi ,William James’i 9 yaşında Harvard Üniversitesi’ne kaydettirmeye çalıştı ancak çocuğun yaşının oldukça küçük ve duygusal açıdan olgunlaşmamış olması nedeniyle bu istek kabul edilmedi. William Sidis de zaman kaybetmemek için zamanının çoğunu matematik kitaplarında ve Einstein’ın görelilik teorisindeki hataları arayarak geçiriyordu. Sonunda 11 yaşındayken ebeveynleri onu Harvard’a kabul ettirmeyi başardı. Küçük William kısa sürede bir yıldız gibi parladı. Öyle ki Boston’daki MIT temsilcileri tarafından ‘antik çağlardan beri yaşamış en büyük matematikçi’ Karl Friedrich Gauss’a benzetildi. 16 yaşındaki William, dünyanın en iyi üniversitelerinden birinden, matematik bölümünden onur derecesiyle mezun oldu.

EİNSTEİN IQ’SU 160 İKEN, WILLIAM’INKİ 254’TÜ

William, IQ testinin var olmasından bu yana şimdiye kadar kaydedilen en yüksek puan olan 254’ü elde etti. Bu puan, Albert Einstein ve Stephen Hawking’in 160’ı ve 148’i ile karşılaştırıldığında etkileyici bir değerdi. William James Sidis zor hayatının ilk kademesini Harvard’da yaşadı. 11 yaşındayken matematik kulübünde verdiği bir derste, onun 4 boyutlu cisimler hakkındaki mantığını anlamakta zorlanan birçok kişi şaşkına dönmüştü. Bunun üzerine gazeteler, onunla takıntılı bir şekilde ilgilenmeye başladı.

‘KALABALIKTAN HER ZAMAN NEFRET ETMİŞİMDİR’

11 ila 16 yaşları arasındaki bir çocuk olarak üniversite hayatı, yaşadığı izolasyon nedeniyle çok zordu. Okuldaki zamanını, kendisinin en az iki katı yaşında olan ve dehasını görmezden gelen sınıf arkadaşlarıyla paylaşmak zorundaydı. Mezuniyet gününde gazetecilerin önünde söylediği cümle ise oldukça etkileyiciydi. William, Mükemmel bir hayat yaşamak istiyorum. Mükemmel bir hayat yaşamanın tek yolu, izolasyonda yaşamaktır. Kalabalıktan her zaman nefret etmişimdir” dedi.

Mezun olduktan sonra Houston’a taşındı, Rice Üniversitesi’nde öğretmenlik yapmaya başladı. Kendisinden büyük olan kendi öğrencilerinin tacizine maruz kalan, aynı zamanda ebeveynlerinin ve basının istediği şekilde kendi zekasına uygun sonuçlar üretmek zorunda kalmanın yükünü giderek daha fazla yüklenen genç William için bu da bir başka olumsuz deneyim oldu.

Houston’a taşındıktan 8 ay sonra hukuk okumak için Harvard’a döndü ancak mezuniyetinden bir yıl önce okulu bıraktı. 20 yaşındayken Boston’da sosyalist bir gösterinin organizatörü olduğu gerekçesiyle tutuklandı ve 18 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak ailesi buna izin vermedi ve William, 2 yıl boyunca rehabilitasyon merkezine yatırıldı. William siyasi olaylarla uğraşırken karşılıksız da olsa hayatının aşkı olan Martha Foley ile tanıştı.

BABASINA ÖYLE KIZGINDI Kİ CENAZESİNE BİLE GİTMEDİ

William Sidis, 1921 yılında 22 yaşındayken, basının ilgisinden, spot ışıklarından ve gürültüden ama her şeyden önce ebeveynlerinden uzakta, “mükemmel yaşamının” temellerini atmayı başardı. Böylece şehirden şehre, bir işten diğerine geçmeye hatta bazen adını değiştirerek takma adlar kullanarak Amerikan tarihinden, tramvay bileti koleksiyonuna, var oluş teorisine kadar çeşitli konularda metinler yayınlamaya başladı. Bu dönemde bile basın eski küçük dehadan uzak durmadı ve onu sıklıkla olumsuz bir şekilde tasvir etti. William Sidis hayatının son 20 yılını geçmişinden, olduğu kişiden ve başkalarının onun olmasını istediği kişiden uzaklaşmaya çalışarak geçirdi.

Babasına öyle kızgındı ki cenazesine bile gitmedi. Ancak tıpkı ondan birkaç yıl önce ölen babası gibi 46 yaşındayken beyin kanaması sebebiyle hayatını kaybetti. Ev sahibi tarafından ölü bedeni bulunan Sidis, dünyanın en zeki insanı olsa bile memur ve beş parasız halde sessiz sedasız bu dünyadan ayrıldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir